CATL’nin Macaristan’da 7,5 milyar avroluk bir yatırımla yıllık 100 GWh kapasiteli dev bir lityum batarya fabrikası kuracağını açıklamasının ardından Mercedes-Benz, Çinli batarya üreticisinden daha fazla tedarik yapılacağını duyurdu.
Mercedes-Benz ve CATL’nin 2020 yılından beri süren ve gün geçtikte gelişen ortaklıkları yeni bir boyut kazanıyor. Alman otomotiv devinin önümüzdeki günlerde inşasına başlanacak olan CATL’nin Macaristan fabrikasında üretilecek piller için ilk müşteri olacağı ve “en büyük ilk sipariş hacmine” sahip olduğu açıklandı.
Piyasa koşulları elverdiği takdirde içinde bulunduğumuz on yılın sonunda tamamen elektrikli araç üretimine geçmeyi hedeflediğini açıklayan Mercedes’in böyle bir senaryoda yıllık 200 GWh’ye kadar batarya temin edeceği tahmin ediliyor. Bu denli yüksek bir hacmin de dördü Avrupa’da olmak üzere toplam sekiz lityum-iyon pil fabrikasından sağlanması bekleniyor. Bu da fabrika başına ortalama 25 GWh’lik bir kapasite anlamına gelmekte.
CATL’nin Macaristan’da inşa edeceği fabrikanın yeni nesil elektrikli Mercedes’lerde kullanılacak pilleri üretmesi bekleniyor. 2024 yılı itibarıyla EQA ve EQB gibi bazı modellerin LFP (Lityum Demir Fosfat) pillerle üretileceği ve CATL’nin de LFP pillerdeki uzmanlığı göz önüne alındığında bu beklenti gayet gerçekçi gözükmekte.
Mercedes’in üreteceği elektrikli araçlara güç sağlayacak piller için öne çıkan bir diğer üretici de yarı Fransız yarı Amerikan otomotiv devi Stellantis ile Total’in kurduğu ve devam eden süreçte Mercedes’in de katıldığı ortak teşebbüs ACC. Her ne kadar Mercedes dünya çapındaki diğer batarya üreticileriyle çalışıyor olsa da şirket için öne çıkan ortakların CATL ve ACC olduğu Alman otomotiv devinin yetkili isimleri tarafından da teyit edildi.
Mercedes-Benz Grup yönetim kurulu üyesi ve Baş Teknoloji Sorumlusu (CTO) Markus Schäfer özellikle CATL’nin Macaristan’da inşa edeceği fabrikanın Mercedes’in elektrikli araç üretimini artırmasında önemli rol oynayacağını belirtirken Avrupa’dan böyle bir tedariğin yapılabilmesinin de Mercedes’in tedarik sürecinde yerelliği ön plana alan local-to-local anlayışına uygunluğunu vurguladı.
Ne Düşünüyorsunuz?
Tüm Yorumlar