Arama
Aranıyor Sonuçlar aranıyor...
    Yeni Mercedes eSprinter

    Elektrikli Araç Sahibi Olmanın 11 Büyük Avantajı

    Elektrikli araç sahibi olmanın en büyük avantajları; düşük yakıt masrafı, daha verimli motor, ucuz periyodik bakım, yüksek performans...

    Togg
    Togg
    • 11 Mart 2022 10:33
    • Son Güncelleme: 11 Mart 2022 10:33
    Elektrikli Araç Sahibi Olmanın 11 Büyük Avantajı

    Artan akaryakıt fiyatlarıyla birlikte elektrikli araç sahibi olma fikri giderek daha popüler hale gelmeye başladı. Evde şarj imkanı sayesinde sıradan bir benzinli/dizel araçtan çok daha düşük maliyetle seyahat imkanı sağlayan elektrikli araçlar, benzin ve motorin fiyatları normale dönecek olsa bile artık ülkemizde önemli bir alternatif olarak kabul görmüş oldu.

    Elektrikli araçlar düşük kullanım maliyetiyle popülerlik kazansa da onları ulaşım sektöründe vazgeçilmez kılacak daha büyük avantajlar bulunuyor. Bu yazıda elektrikli araç sahibi olmanın sağlayacağı 11 avantajdan bahsettik. Görüş ve önerilerinizi yazının hemen altındaki yorum kısmından paylaşabilirsiniz.

    1. Düşük Yakıt/Enerji Masrafı

    Bir elektrikli araç sahibi, benzin ve dizel yerine yakıt olarak sadece elektriğe ihtiyaç duymaktadır. Elektriğin kWh birim fiyatının Mart 2022 elektrik tarifesine göre 1,25 lira olması, elektrikli araçların yakıt/enerji masrafının benzin/dizel otomobillere kıyasla çok daha düşük olduğunu göstermektedir.

    Ortalama bir elektrikli araç 100 kilometrede 15 ile 23 kWh arası elektrik sarfiyatı gerçekleştiriyor. Evde şarj durumunda kilometre maliyeti ortalama 19-29 kuruş aralığında olacaktır. Elektrikli araç şarj istasyonları ise daha pahalı olmasına rağmen DC hızlı şarj durumunda bile kilometre maliyetinin 58-98 kuruş seviyesinde olacağını ve yine de güncel akaryakıt fiyatlarından çok daha ucuza geleceğini söylemek mümkün.

    2. Daha Verimli Motor

    Sıradan benzinli ve dizel motorlarda verimlilik %20 ile %40 arasında değişmektedir. Yani yakıtın neredeyse sadece 1/5’lik kısmı aracın hareketine etki edebilmektedir. Oysa elektrik motorunda bu oran %90’ın üzerine çıkmaktadır.

    Yüksek verimliliğe sahip elektrik motoru, muadil benzinli/dizel araca kıyasla aynı iş için birkaç kat daha az enerjiye ihtiyaç duymaktadır. İlk elektrikli araçlarda yüksek hızlarda verimlilik ciddi şekilde düşse de geliştirilen yeni motor, inverter ve çok vitesli elektrikli araç şanzımanları sayesinde bu sorun da ortadan kalkmaktadır.

    3. Ucuz Periyodik Bakım

    Benzinli/dizel araçlarda yüzlerce hareketli parça mevcuttur. Bir elektrikli otomobilde ise hareket eden parça sayısı iki elin parmaklarını geçmemektedir. Bu sebeple elektrikli aracın rutin bakımları da oldukça az ve maliyeti düşüktür.

    Belirli aralıklarla değişmesi gereken motor yağı, yağ filtresi, yakıt filtresi, triger kayışı, devirdaim pompası, motor suyu ve benzeri unsurların hiçbiri elektrikli araçlarda mevcut değildir. Haliyle bir elektrikli araç sahibi periyodik bakım için benzinli/dizel araç sahibinden çok daha düşük ücretler ödemektedir.

    4. Yüksek Performans

    Elektrikli araçlar, benzin ve dizel motorlu otomobillerden daha verimli olduğu gibi daha yüksek performans da sağlamaktadır. Ortalama bir insan ağırlığındaki elektrik motorları, pedala basar basmaz yüzlerce Newton metre tork üretebilmekte, 200+ beygir gücü rakamlarına çok daha rahat ulaşabilmektedir.

    Elektrikli araçların yüksek performans avantajı sayesinde bugün seri üretimi gerçekleştirilen en hızlı otomobil ünvanı Tesla Model S Plaid‘e aittir. Tesla’nın lüks elektrikli sedanı, 0’dan 100 km/saat hıza tam 2,1 saniyede çıkabilmektedir.

    5. Gürültüsüz, Kokusuz, Titreşimsiz

    Hareket etmek için yüzlerce oynar parçaya sahip içten yanmalı bir motora ihtiyaç duymayan elektrikli otomobiller, çalışırken minimum seviyede titreşim yaymakta ve gürültü çıkarmamaktadır. Üstelik fosil yakıt tüketmediği için emisyon değeri sıfır olan bu tür araçlar, benzinli/dizel araçlardan çok daha konforlu bir sürüş deneyimi sunmaktadır.

    6. Rejeneratif Frenleme

    Elektrikli araçların yanı sıra hibrit araçlarda da kullanılan rejeneratif frenleme, elektrik motorunun ters yönde çalışarak frenleme için kullanılması anlamına gelmektedir. Bu özelliğin sağladığı iki önemli avantaj vardır. Birincisi; rejeneratif frenleme ile normalde ısıya dönüşerek kaybolan enerji, elektrik motorunun tersine çalışmasıyla elektrik enerjisine dönüşmekte ve batarya şarj edilmektedir. İkincisi ise; rejeneratif frenleme sayesinde fren disk ve balatalarının kullanım ömrünün uzamasıdır.

    Elon Musk, 2018’de Twitter hesabından paylaştığı bir mesajda, rejeneratif frenleme sayesinde Tesla araçların sağlık bir sürüş ile kullanım ömrü boyunca fren disk ve balata değişimine ihtiyaç duymayacağını ileri sürmüştü.

    7. Daha Güvenli

    Elektrikli araçta yanıcı fosil yakıtlar ve içerisinde bu yakıtı patlatarak hareket eden bir motor bulunmamaktadır. Bunun yerine daha stabil bir elektrik motoru ve araç tabanına yerleştirilen batarya paketine sahip olan elektrikli araç, alev alma riski açısından daha güvenlidir.

    ABD’de yapılan bir araştırma, satılan her 100 bin elektrikli araçta yangın riskinin %0,025 olduğunu ortaya koymaktadır. Aynı araştırmaya göre, hibrit araçlarda yangın riski %3,4 iken benzinli/dizel araçlarda bu oran %1,5 olarak tespit edilmiştir.

    Elektrikli araçları güvenli kılan bir diğer unsur ise, tabana yerleştirilen batarya paketi ve ön tarafta ağır bir motorun bulunmaması sayesinde ağırlık merkezinin aracın aşağı ve orta kısımlarına doğru kaymasıdır. Bu sayede sürüş güvenliği artan elektrikli araç, seyahat halindeyken daha iyi yol tutuşu sağlamaktadır.

    8. Daha Uzun Ömürlü

    Üçüncü maddede bahsedildiği üzere bir elektrikli araçta hareket eden parça sayısı oldukça azdır. Üstelik çalışma sıcaklığı 220 derecelere ulaşan benzinli/dizel araçların aksine elektrikli otomobil çok daha düşük sıcaklıklarda çalışmaktadır. Bu sayede mekanik eskime minimum seviyede gerçekleşmektedir.

    Şanzıman dışında yağlanması gereken bir parçası da olmayan elektrikli araçlarda zamanla eskiyen ve aracın ömrünü etkileyen çok az parça bulunmaktadır. Elektrikli araç bataryası da en az 10 sene, bazı durumlarda 20 seneye kadar bir aracı makul kapasiteyle (en az %70) yürütecek enerjiyi depolayabilmektedir. Lityum iyon pil teknolojilerindeki gelişmeler sayesinde batarya ömrünün de uzamasıyla elektrikli araçların rahatlıkla birkaç milyon kilometre kullanılabilmesi mümkün olacak.

    9. Akıllı Otomobil

    Çin’in öncüsü olduğu ‘akıllı otomobil’ trendi, elektrikli araçların sadece farklı bir yakıt kullanmasından ibaret olmadığının işaretçisi. Tesla, Huawei ve Google gibi isimlerin her yıl milyarlarca dolar yatırım yaptığı araç içi sistemler, yerli otomobil üreticisi Togg‘un da birinci önceliği konumunda. Bu kapsamda Togg ID olarak bilinen sanal sürücü kimlikleri oluşturulması, bu kimlikle birçok işlemin gerçekleştirilebilmesi amaçlanmaktadır.

    Elektrikli araç dönüşümüyle birlikte otomobillerin giderek akıllanacağını öngören analistlere göre, yakın gelecekte otonom sürüşün yaygınlaşmasıyla araç sahipleri direksiyon tutmak, vites değiştirmek veya pedala basmak yerine araçta seyahat halindeyken işlerini tamamlayacak, alışveriş yapacak, oyun oynayacak, sosyal medyada vakit geçirecek veya dizi/film izleyecek. Bu senaryoların gerçekleşmesi adına hem otonom sürüş teknolojileri hem de ileri seviye araç içi eğlence/infotainment sistemleri geliştirilmektedir.

    Bir elektrikli araç sahibi, otomobilinden sadece anlık tork performansı, düşük yakıt maliyeti değil dolu dolu bir araç içi dijital deneyim de beklemelidir. Ford, Renault ve Volvo gibi isimlerin tüm yeni araçlarında Google’ın Android Auto işletim sistemine yer verecek olması, akıllı otomobil dönüşümü açısından en dikkat çeken gelişmelerden biri. Potansiyel otomobil müşterilerinin beklentileri arttıkça benzer gelişmeleri daha sık duyacağımız kesin.

    10. Düşük MTV

    Elektrikli araçlarda MTV çok daha düşüktür. Türkiye’de elektrikli araç sahipleri aynı yaş ve fiyattaki benzinli/dizel otomobillere kıyasla dörtte bir oranında MTV (Motorlu Taşıt Vergisi) ödemektedir. Bu hesaba göre yılda 4 bin lira MTV ödeyen bir araç sahibi, aynı yaşta ve aynı fiyat bandındaki bir elektrikli otomobil satın alırsa sadece bin lira motorlu taşıt vergisi ödeyecek.

    11. Daha Çevreci

    Küresel karbondioksit salınımının %8,7’sine sebep olan* binek araçlar, elektrifikasyon dönüşümüne en çok ihtiyaç duyan sektörlerin başında geliyor. Sıfır emisyonlu elektrikli araçlara geçiş sayesinde otomobillerin çevreye etkisi ciddi şekilde azalmış olacak.

    Elektrikli araçların çevreye olumlu etkisi emisyonla sınırlı da değil. Yağ değişimine ihtiyaç duymadığı için atık yağ problemi olmayan bu tür otomobiller, su kirliliğini düşürecek, şehir gürültüsü ve hava kirliliğini de azaltacak.

    *Kaynak: H. Hao, Y. Geng, J. Sarkis, Carbon footprint of global passenger cars: Scenarios through 2050.

    Hayat Finans